02 Şubat 2015 01:00

Ölünce 'şehit' yaşarken 'milli tehdit'

Ölünce 'şehit' yaşarken 'milli tehdit'

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AKP Hükümeti bir grevi daha hukuksuzluğu tartışmasız olan bir kararla engelledi. Birleşik Metal-İş Sendikası’nın metal işkolundaki 15 bin işçiyi kapsayan grev kararı, yapılan oylamalarda sendikanın üye sayısını aşan bir işçi iradesiyle desteklenmiş ve 29 Ocak’ta uygulamaya girmişti. Buna karşılık, Bakanlar Kurulu aynı gün aldığı bir kararla grevi “milli güvenliği bozucu nitelikte olduğu” gerekçesiyle durdurdu.
Resmi adı “grev ertelemesi” olan bu uygulama gerçekte bir erteleme olmayıp açıkça grev yasağıdır. Çünkü erteleme süresi sonunda (60 gün) taraflar arasındaki uyuşmazlık çözülmese bile grev devam edemiyor. Nitekim cam ve maden işçilerinden sonra metal işçilerinin de Bakanlar Kurulu tarafından “milli tehdit” ilan edilmesinin nedeni de bu zaten. Bu gerekçeyle “ertelenen” grevler, Danıştay erteleme kararını iptal etmedikçe süresiz durdurulmuş oluyor.
Grev hakkı, temel insan hakları arasında yer alan sendikal hakların ayrılmaz bir unsurudur. Örgütlenme ve toplu pazarlık hakkının etkin kullanımı ancak grev hakkının varlığı ile mümkün olur. Meşruiyetini, emeğin üretimden gelen gücünden alır.
Bakanlar Kurulu tarafından alınan bu karar ise meşru olmadığı gibi yasal bile değildir. Dahası bu karar, uluslararası mevzuata aykırı olduğu kadar iç hukuka da aykırıdır. Anayasa Mahkemesi metal grevinden daha bir kaç gün önce verdiği bir kararla “... sendika hakkı çerçevesinde bazı görüşler veya bunların dile getirilme biçimi YETKİLİ MAKAMLARIN GÖZÜNDE KABUL EDİLEMEZ DAHİ OLSA ifade, örgütlenme ve sendikal özgürlükleri ortadan kaldırmaya yönelik tedbirler demokrasiye hizmet edemez ve hatta tehlikeye düşürür” diyerek, grev hakkına yönelik bir müdahalenin demokrasiye açıkça aykırı olduğunu bir kez daha hükme bağlamıştır. Yüksek yargı organlarının benzer nitelikte birçok kararı bulunmaktadır.
Bu çerçevede başta sendikalar olmak üzere emek ve demokrasi güçlerine düşen grev hakkını savunmak, gasbedilen işçi iradesinin arkasında durmaktır. 14 yıldır “sandık iradesi”ni koşulsuzca gözümüze sokanlara, metal işçilerinin grev sandıklarından çıkan iradesi bıkıp usanmadan hatırlatılmadır. En önemlisi ise Birleşik Metal-İş Sendikası’nın bu iradeye uygun tutum almasıdır.
Şu çok açıktır ki, Birleşik Metal-İş Sendikası’nın yasaklama sonrası aldığı kararlar işçilerin beklentisini karşılamaktan uzaktır. Tıpkı ilk açıklama gibi Cumartesi günü yapılan Başkanlar Kurulu toplantısı sonrasındaki açıklamadan da, AKP’nin grev yasağına karşı grevi fiilen sürdürmek dışında bir dizi mücadele yöntemi benimseneceği anlaşılmaktadır. Oysa işçiler, yasağı duydukları ilk andan itibaren işbaşı yapmak eğilimi içinde olmadıklarını açıkça ortaya koymuştur. Nitekim Başkanlar Kurulu toplantısından sonra birçok fabrikadan, “Hükümetin yasağı kadar Başkanlar Kurulu kararlarını da değerlendirmek üzere toplantılar yapılacağı” duyurulmuştur.
Buna karşılık Birleşik Metal-İş Yönetimi ise “sendikal disiplin” vurgusu yapmakta ve bu ilkeyi işçiler kadar dayanışma gösterenlere de hatırlattığını ilan etmektedir. Ancak Birleşik Metal-İş’in hatırlaması gereken ise gösterilen bu dayanışmanın METAL İŞÇİLERİ ile olduğudur. Sahiplenilen irade de; İŞÇİ iradesidir.
Şimdiden sonra verecekleri karar her ne olursa olsun metal işçileri bu grevi kazanmıştır. Kazanmışlardır çünkü mavi yakalı- beyaz yakalı ayrımı yapmaksızın, hangi sendikaya üye olduklarına bakmaksızın sınıfın haklarına sınıfça sahip çıkmışlardır. Bu beraberlik, bir yandan henüz daha grev başlamadan sermaye örgütünü bölmüş ve birçok patronun MESS’den ayrılmasını sağlamış diğer yandan ise işbirlikçi politikalar izleyen Türk Metal’in maskesini düşürmüştür.
Ve yine görünen o ki; Birleşik Metal-İş’in akıbetini de işçi iradesine ne ölçüde sahip çıkacağı belirleyecektir.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa